DEMOKRASİ DÜŞÜNCESİNİN GELİŞİMİ VE DEMOKRASİ KAVRAMI
İlk ve Orta Çağ’da Demokrasi Düşüncesi
İlk demokratik yönetim Eski Yunan’da görülür. Eski Yunan’da şehir site devletleri vardı. Bunlardan demokrasiyle yönetileni Atina şehriydi. Buna göre Atinalı yurttaşlar doğrudan meclis üyelerini oluşturuyordu. Ancak herkesin yönetime katılamaması bugünkü anlamda demokrasinin olmadığını gösterir. Buna göre köleler, kadınlar, Atinalı anne babadan olmayanlar ve 26 yaşından küçükler yönetime katılamıyordu. Atina Meclisi, devleti yönetecek yürütme konseyi üyelerini ve mahkemelerde yargıçlık yapacak kişileri seçerdi.
Atina’da çok zengin ve durumu çok iyi olmayan yurttaşların eşit oy hakkı vardı. Atinalı yurttaşların geçim derdi yoktu. Bu nedenle siyasetle uğraşabiliyorlardı.
Eski Yunan düşünürlerinden sofistler doğal hukuk ile insan tarafından konan pozitif hukuk arasında ayrım yapıyorlardı.
Sokrates’e (M.Ö. 469- 399) göre bir yönetimin demokratik olabilmesi için yönetim makamlarına ve kamu görevlilerine erdemli kişiler getirilmeliydi.
Platon (M.Ö. 427- 347) ise, herkese eşit haklar tanımanın ülkeyi tiranlık yani zorbalık yönetimine götüreceğini söyler. Ona göre en iyi yönetim monarşi ile demokrasinin birleşimidir.
Aristotoles (M.Ö. 384- 322), devlet ile ilgili görüşlerini politika adlı eserinde ortaya koymuştur. Aristotoles, devlet yönetiminde ahlakın önemini vurgular.
Orta Çağ’da demokrasi düşüncesi görülmez. Orta Çağ Avrupa’sında feodalizm görülür. Bu düzende senyör adı verilen güçlü kişiler serf adı verilen köylüleri koruma altına almışlardır. Merkezi idare yoktur. Onun yerine bir çok derebeyliği vardır. Toplumsal düzene din egemendir. Ekonominin temeli tarıma dayanır. Toplum sınıflara ayrılmıştır.
Orta Çağ düşünürleri olan din adamları demokrasi düşüncesinde önemli bir yeri olan doğal hukukun gelişimini sağlamışlardır. Buna göre insanın Tanrı tarafından belirlenen ve insan doğasına uygun olan kurallar vardır. Bu kurallar doğal hukuku oluşturuyordu. Doğal hukuk kavramı 13. Yy’dan sonra Batı Avrupa düşünce dünyasına egemen oldu.
Aynı dönemde etkili olan bir başka düşünce ise siyasi temsil ve siyasal temsil kurulu düşüncesinin ortaya çıkması olmuştur. Siyasal temsil düşüncesi, İngiltere’de ortaya çıktı. İngiltere’de feodal beyler, kralın uyguladığı ağır ve keyfi vergiler nedeniyle krala başkaldırdılar. Bunun sonucunda Kral John 1215’te Magna Carta Bildirgesi (Büyük Özgürlük Fermanı) adı verilen belgeyi imzalamak zorunda kaldı. Bu belgede kişiler kanuna aykırı olarak ve keyfi bir şekilde tutuklanamaz, hapse atılamaz ve sürgün edilemez denilmekteydi. Ayrıca Kral, vergi almadan önce halkın temsilcilerini toplayacak ve bunların onaylamadığı hiçbir vergiyi almayacaktı. Zamanla bu toplanma süreklilik halini aldı ve böylece parlamento ortaya çıktı.