Ders:1 ORTA ASYA UYGARLIĞI
Orta Asya’da kurulan kültür merkezlerinin tarihi M.Ö. 5000 yılına kadar dayanır. Orta Asya’daki kültür merkezleri ve yerleri şunlardır.
1. Anav kültürü- Batı Türkistan’da Aşkabat yakınlarında
2. Afanesyevo kültürü- Altay- Sayan Dağları’nın kuzeybatısında
3. Andronova kültürü- Hazar Denizi’nin kuzeydoğusundan Ural Dağları’na kadar
4. Karasuk kültürü- Yenisey Irmağı’nın bir kolu Karasuk nehri kenarı
5. Tagar kültürü- Abakan bölgesi
İskitler
Türk kökenli olan İskitler M.Ö. VII. Yüzyıl ile M.Ö. II. Yüzyıl arasında Orta Asya ve Karadeniz’in kuzeyinde yaşamışlardır.
Savaşçı bir topluluk olan İskitler göçebe yani konargöçer bir yaşam sürmüşler ve hayvancılıkla uğraşmışlardır.
İskitler, Kafkasya üzerinden Anadolu’ya seferler düzenlemişler, Medler’le birleşerek Uraratular’ı yıkmışlar ve Suriye’yi geçerek Mısır’a kadar ilerlemişlerdir.
İskit- Pers savaşları İskitler’in Alp Er Tunga, İranlılar’ın ise Şehname destanlarına konu olmuştur.
Ders:2 MISIR UYGARLIĞI
Mısır, Afrika’nın kuzeydoğusunda yer alır. Çöllerle kaplıdır ve çok az yağış alır. Buna karşın Nil Nehri Mısır’a yaşam verir. Nil Nehri Doğu Afrika’dan doğar ve kuzeye ilerleyerek Mısır’da Akdeniz’e dökülür. Nil Nehri’nin dönemsel olarak taşma zamanları vardır. Nil Nehri bu taşma zamanlarında bölgeye verimli topraklar getirir. Bu yüzden Fırat ve Dicle Nehirleri’nin Mezopotamya için oynadığı rolü Mısır’da Nil Nehri oynar. İnsanlar ilk zamanlardan itibaren Nil Vadisi etrafına yerleşmişler ve tarımla uğraşmışlardır. Nil Nehri’nin akış yönüne göre ülkenin kuzeyine Aşağı, güneyine ise Yukarı Mısır adı verilmiştir.
Nil Nehri sayesinde verimli topraklara sahip olan Mısır’da, ihtiyaç fazlası üretim ortaya çıkmıştır. Devlet görevlileri Nil Nehri’nin taşma oranlarını hesaplayarak bu ihtiyaç fazlası ürünleri vergi olarak toplamışlardır. Böylece çiftçi sınıfı dışında zanaatkârlar, yöneticiler ve rahipler sınıfları ortaya çıkmıştır. Ayrıca bu ihtiyaç fazlası üretim sayesinde Mısırlı hükümdarlar piramitler gibi devasa inşaat projelerine girişebilmişlerdir.
Mısır’da başlangıçta nom adı verilen şehir devletleri kurulmuştur. Ardından merkezi krallıklar ortaya çıkmıştır. Mısır hükümdarlarına firavun adı verilir. Firavunlar kendilerini Tanrı saydığından ülkeyi Tanrı-krallar yönetmiştir.
Mısırlılar tarihsel olarak batıda Libyalı göçebeler, güneyde Sudanlılar ve kuzeydoğu da Asyalı kavimler ile mücadele etmişlerdir. Mısır’ın siyasi tarihin en önemli belgesi ise Hititler ile M.Ö. 1280 yılında yapılan Kadeş Antlaşması’dır. Bu antlaşma tarihteki ilk yazılı antlaşmadır. Mısır, M.Ö. 6. Yüzyılda Persler’in, M.Ö. 4. Yüzyılda ise Büyük İskender’in egemenliğine girmiştir. Daha sonraki dönemlerde ise Roma İmparatorluğu ile İslamiyet Döneminde de Araplar’ın hâkimiyetini tanımıştır.
Mısırlılar hiyeroglif adı verilen resim yazısını kullanmışlardır. Yazılarını papirüs adı verilen kâğıtlara yazmışlardır. Çok Tanrılı bir dine inanan Mısırlılar ölülerini mumyaladıklarından tıp ve eczacılık alanında gelişme göstermişlerdir. Matematikte ondalık sayı sistemini bulmuşlar, pi sayısını hesaplamışlardır. Nil Nehri’nin taşma zamanlarını hesaplamak istemeleri onların astronomide ilerlemelerini sağlamış ve güneş yılı esasına dayanan takimi bu sayede bulmuşlardır. Tarlaların alanını hesaplamak istemeleri ise onların geometride de gelişmelerini sağlamıştır. Mısırlılar, firavunlar için piramit, halk için ise labirent adı verilen mezarlar inşa etmişlerdir. Ölümden sonraki hayata inandıkları için bu mezarlarda ölülere ait eşyalar da yer almaktaydı.